2 Ağustos 2013 Cuma

Beş Yaş İnsanın En Olgun Çağıdır

Kahkahalarla ağlatan, hıçkırıklarla güldüren bir yazar arıyorsanız Alper Canıgüz'e gidin. Çünkü böyle kitapların yazarı olarak anılmak istiyor kendileri.

Beş yaşındaki bir çocuk içine düştüğü hikayeye sizi de sürüklüyor, sanki o elinizden tutuyor kaybolmayasınız diye. Kıvrak anlatıma kaptırıyorsunuz kendinizi. Alper Kamu nereye siz oraya hesabı akıp gidiyor kitap. Büyümüşte küçülmüş, kültür mantarı gibi her yerde biten bu fırlama oğlana hayran oluyorsunuz. Daha ilk cümlesinden bir girdabın içine dalıyorsunuz: ''Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.''

Arka kapakta yazdığı gibi olağanüstü özgün.

Keyfiniz kaçıksa bu aralar, durgunsanız ya da bazı şeylerden uzaklaşmak istiyorsanız Alper Kamu'ya bir elinizi uzatın. Mutlaka tutar. Sizi kendinize getirecektir emin olun, tespit ettik, onayladık. Bırakın çene kaslarınızı çalıştırsın, güldürsün.

Zira Atilla İlhan'a göz kırpan, Descartes'i düşünen*, benzetmelerine Hamlet'i katan, Genç Werther'i anlayan dahası Baudelaire** ve Sartre'yi bilen*** filozof bir oğlan bekliyor sizi.

Kahramanımız babasının patronuna kafa tutan, babasıyla rakı sofrasına oturup kadeh tokuşturan beş yaşındaki bir velet. Ondan her şey beklenir. Sinirinizi, stresinizi, acınızı, yorgunluğunuzu vakumlar adeta.

Hala okumak için can atmıyorsanız bana müsaade.

* ''Descartes'i düşünüyorum gözlerim kapalı/ Ya ilham geliyor ya inme iniyor''  (s. 59)

**
-Böyle bir mahallenin adını neden Paris koymuşlar acaba?
-Bilmem. Belki Baudelaire'yi çok sevdikleri içindir.
-Demek haydutluktan arta kalan zamanlarında şiir okuyorlar ha?
-Şiir karın doyurmaz, dedim. Söyledim çok yoksullar.
-Yoksulluk çeken eşkıya olmuyor.
-Herkes Baudelaire de olmuyor.

*** ''Sartre haklıydı. 'Öteki' cehennem demekti.'' (s. 81)

 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder