1 Ocak 2015 Perşembe

Güzel Şeyler Kutusu


Biz insanlar aslında öyle garip yaratıklarız ki yaptıklarımızın, yarattıklarımızın, hayal gücümüzün bir sınırı yok. İyi ki yok çünkü bu limitsizlik bizi özel kılıyor. Nasıl mı? Zaman kavramı örneğin. Bizler önce zamanı yarattık, sonra baktık ki bir şeyler tekrar ediyor, gidip gelmelerle bir şeyler başa dönüyor. Geçen zamanı ölçmek için hareketleri düzenli olan ve kolaylıkla gözlemlenebilen iki yıldızdan yararlandık: biri Ay diğeri Güneş. Zamanı böldük, adına takvim dedik. Bir biri ardına sıralanmış saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri oluşturdu. Günler bir araya toplandı haftalar oluştu, haftalar da ayları doğurdu tabi haliyle. İşte oluşturduğumuz bu periyot 365 gün 6 saat aralıklarla tekrar ediyor. Bu tekrarı anlamlı kılıp her başlangıçta farklı şeyler yaratan ise sensin, benim, biziz.
‘’Zamanı yarattığımız yetmezmiş gibi onu bir de böldük ya biz, işte bu yüzden yeniden başlıyor gibi yapıyoruz şimdi. Kendimize şeker veren çocuklar gibiyiz.’’ diyen Martı’nın sözünden hareketle hayatıma renk katan bir etkinlikten bahsedicem şimdi sizlere: Güzel Şeyler Kutusu!

Nedir bu kutu? Öncelikle yılın başında edindiğin bu kutu ile başlıyorsun günlerini karşılamaya. Yıl boyunca yaşadığın en güzel hatıraları, en mutlu olduğun anları, unutamadığın ve unutamayacağın, ağzında fındık ezmesi gibi tat bırakan zamanlarını küçük kağıtlara kısaca yazıp kutuya atıyorsun. Elbette altına tarih atarak! Bu güzel şeyler birikiyor ve yılın son günlerine yakın dostlarla bir araya gelip ‘’Kutu Açma Gecesi’’ yapıyorsun. Bu gecede ‘’Güzel Şeyler Kutusu’’ olanlar kutuları ortaya koyuyor ve kutudan çekilen kağıtlar okunmaya başlıyor. Açılan her kağıdın ardından yaşanmış, bitmiş o an tekrar masaya yatırılıyor, bir nevi hayat buluyor.  

Kutumdan çıkan her kağıt yüksek sesle okunduğunda sanki yeniden yaşıyormuş gibi hissettim. Kısaca yazmış olmama rağmen tüm ayrıntıları hatırladım, gülümsedim, mutlu oldum. Mutlu oldum çünkü o kısacık notum olmasa o gün, o an, o hatıra unutulacaktı. Gecenin sonunda edindiğim küçük ajandama kağıtları yapıştırdım günü gününe. Bir yılımı nasıl geçirmişim diye baktım, başka neler sığdırabilirdim diye sordum. Yeni planları yeni hayalleri de düşünmeyi ihmal etmedim.


Bugün 1 Ocak 2015. Genelde yılın ilk günü kayıp geçer, insanlar gecenin yorgunluğunu atmak için uğraşır. Ben bugün ''Güzel Şeyler Kutusu'' postunu hazırladım yani bugünü kendimce özel kıldım ve kendimi son derece mutlu hissediyorum. Bu anı da yazıp kutuya atma hakkına sahibim. Özetle kutu sizin kutunuz, sizin keyfiniz, sizin mutluluğunuz. Size iyi gelen küçük şeyleri de yazabilirsiniz. Mina Urgan Bir Dinazorun Gezileri'nde şöyle der: ''Küçük mutluluklar, ağır hastalıklarda tüm antibiyotiklerden daha etkili bir ihtiyaçtır.''
Gülüşünüz ağzınızdan başlayıp kulaklarınız da son bulsun, dileklerinizin peşinizi bırakmadığı bir 2015 olsun!




 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder