12 Aralık 2015 Cumartesi

Mor Dağların Sahibi Keşifte


Keşfetmek gerek farklılıkları. Herkes aynı havayı soluyorken, herkes üşüyüp yine aynı güneşle ısınıyorken tuttuğun eli daha da sıkman gerek. Evet, şimdi gidip aşık olmalı.
Kendini şemsiye gibi hissetmelisin: Sırılsıklam. Bu yormamalı seni, betondan meydana gelmiş ruhunu eritmeli sadece. Öyle çok ıslanmalısın ki aşktan, tuttuğun elle aynı damarda akmalı kanın. Rengarenk yağmurlara inanmalısınız birlikte. Telaşla ilerleyen zamana inat sen her şeyi adım adım, sindire sindire, taşları yerli yerine koyarak yaşamalısın onunla.

Ateşten bir yuvanız olmalı. Dans etmelisiniz orda, ne kadar süreceğini düşünmeden, tutkuyla. Partneriniz çok salaş olabilir, çok inanılmaz, çok hayalci belki de çok bencil... Burçlarınız mesela. Birbiriniz için var olduğunuzu söyleyebilir, arada kalabilir veya uyumsuzluk konusunda yüzde yüze vurabilir. Olsun, sen uyumsuzluğun uyumunu yakala onunla ve kendini o kollarda kaybet. Çok uzağa da ayrılma öptüğünde geri dönmek zor olabilir.

Hayatını tablo gibi görmelisin. Tablona bir türlü yerleştiremediğin birini edinmelisin kendine. Ne gökyüzüne, ne su damlasına, ne yaprağa ne de toprağa… Hiçbir yere koyamadığın, hiçbir yere sığmayan biri olmalı, sana özel. Onu tanımlamakta güçlük çekmelisin, tanımın bir şifresi bir formülü olmamalı. Tıpkı bir Dostoyevski kahramanı gibi, tanımsız. Yere göğe sığmayan bu özel varlığa sıkıca sarılmalısın. Onu değiştirmek için uğraşmadan farklılıklarınızın arasına sızıp bütün olmalısın. Onu ölümsüz kılmalısın. İnsan istemedikten sonra hiç ölmez. Öldüğünde kendini yitirip, diğerlerine katılırsın. Oysa kendinde kalmak sonsuzluğu yakalayıp, özel olmaktır. O varlıkta sana özel olsun istemiyor musun? O zaman ölümsüzleştir onu.

Hadi! Koy tüm tebeşirleri önüne ve bir adımınla parçala onları. Arkalarında bıraktıkları rengarenk izlere bak. Fırçanda hep olmasını istediğin rengi benimse. Beyazı, sarısı, yeşili, pembesi, turuncusu, mavisi… Hepsi ayrı ayrı ve farklı değil mi? Bir renk cümbüşü hayat, keşfetmek gerek farklılıkları.

1 yorum:

  1. Hayatı tablo gibi görmek tanımlaması güzel ama işte her tabloda renk cümbüşlü olmuyor. Hele ki benim gibi karamsar birinin tablosu hep Peter Brugel'in İkarus'un Düşüşü gibi tablo oluyor. :) Amma velakin yaz yaz güzel blogu yalnız bırakma.

    YanıtlaSil