30 Haziran 2014 Pazartesi

Özyeğin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kampı


Aslında her şey okula asılan afişi görmemizle başladı. ''Ne olacak bu ülkenin, ekonominin, politikanın, sporun hali?'' diye soran ve alıcıyı -yani beni- harekete geçiren işlevi çok güzel kullanan bir afiş. Eee bu işlev bu kadar güzel kullanılmışken ben de harekete geçtim ve Özyeğin Üniversitesi'nin sitesine girip İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nin kampını araştırdım. Başvuru yapmaya karar verdim.


Başvuru formunun sonunda yer alan ''Bir tuğladan ne yapılabilir? Listeleyiniz.'' sorusuna verdiğim ilk yanıt: ''Tuğlayı kırarım, ayrılan parçalardan biriyle yere sek sek düzeneği çizerim ve o parçayı oyunu ilerletme taşı olarak kullanırım.'' demek oldu. Birkaç madde daha ekleyerek formu başvurunun son gecesi gönderdim ve ertesi sabah başvuru yaptığımı unutarak uyandım.


Okul kapandı, tatil başladı ve ben evde sıkılıyorum derken bir telefon geldi. Marquez çok haklıydı. ''Güzel şeyler onları hiç beklemediğimiz anda gerçekleşirdi.'' Kampa kabul edildiğimi öğrendim ve telefondaki ses ''Kesin gelecek misin?'' dediğinde ''Evet!'' dedim. Ve evet derken ne ailemin kamptan haberi vardı, ne kampüsün nerede olduğunu biliyordum ne de bir başıma kalkıp İstanbul'a gidecek cesareti sezebiliyordum. Fakat izni aldım, nasıl ulaşacağımı öğrendim. Daha önce hiç yalnız gitmediğim ve geceleri mücevher kutusuna benzeyen o şehre komşuların deyimiyle kızbaşıma gittim.

Altunizade'den kalkan servisle Çekmeköy Kampüsü'ne geçtik. Servisten inince meraklı gözlerle etrafı taradım. Kendisini yeni tanıdığım bu üniversitede kimbilir kimlerle tanışacak, neler öğrenecek ve neler deneyimleyecektim.

Devamı bir sonraki postta.

 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder